Citrus limonum
  • Türkçe Adı: Limon
  • İngilizce Adı: Lemon
  • En Sık Bulunduğu Bölgeler ve Genel Özellikleri: Aslen kuzey Hindistan’a ait olan bitki, daha sonraları çok geniş bir kullanım alanına sahip olduğundan tüm Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde ve tüm dünyada yarı tropik iklimin görüldüğü yerlerde sıklıkla yetiştirilmeye başlanmıştır. 
Kullanılabilir Kısımlar: Bitkinin medikal amaçlarla kullanılan kısmı meyve, meyve suyu ve meyve kabuğudur.

İçeriğindeki Bileşenler: Özellikle kuru veya taze limon kabuğunda uçucu yağ (limonen, sitral,n-nonanal, n-dekanal, n-dodekanal, linalil asetat, geranil asetat,sitronelil asetat, metil antranilat, lipofilik flavonoidler, sinensetin, nobiletin ve furanokumarinler vs..) flavonoidler naringin, neohesperidin dihidro kalkonları, hesperidin, rutin, şekerler, oligosakkaritler, polisakkaritler ve eriktrim başta olmak üzere birçok bileşen içermektedir.
Meyve posası genellikle %40 şeker ve %50 polisakkarit içermektedir. Ancak limonun içindeki şeker miktarı yetiştiği yere, limonun türüne ve yetişme koşullarına göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin Kaliforniya limonu suyu %0,81-%3,2 civarında şeker içerirken, Florida limonu suyu %3,7 oranında şeker içermektedir.

Limon polisakkaritleri ise pektinler, glalaktorunan, selüloz, glukan, xylan ve arabinan’dır. Limonun asiditesi, portakal, greyfrut vs.. gibi diğer Citrus cinsi meyvelere oranla daha yüksektir. Asidite seviyesi ise limonun içerdiği sitrik asit ve malik asitle doğrudan ilişkilidir. Limon ortalama olarak %4-4,8 oranında sitrik asit içerirken, %0,07-0,26 oranında malik asit içermektedir.

Etkileri ve Kullanıldığı Durumlar: Limonun içerdiği bioflavonoidlerin, bu bitkinin antioksidan özelliğinden ve diğer birçok faydalı özelliğinden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Yapılan bazı araştırmalarda limonun içerdiği bioflavonoidlerin meyvenin olgunluğuna bağlı olarak değiştiği de görülmüştür.

Limonun bileşenlerinden olan kumarinlerin,  nitrik oksit oluşumunu inhibe ederek (durdurarak) serbest radikal oluşumunu engellediği düşünülmektedir. Diyabetli hayvan deneklerde 28 gün boyunca  limon flavonoidleri açısından zengin beslenmenin oksidatif stresi (oksidatif stres en genel anlamıyla, serbest radikallerin artması, antioksidan seviyelerinin azalması veya her ikisinin birden oluştuduğu vücuda zararlı durum olarak tanımlanabilir) azalttığı görülmüştür. 

Limon yağının aromaterapi amaçlı kullanıldığında ağrı ve anksiyete gibi durumlar üzerindeki  etkinliği halen araştırılmaktadır. Limon yağı koklatılan farelerde ağrı eşiğinin yükseldiği ve bu nedenle daha az ağrı hissedildiği görülmüştür. Ayrıca limon esansiyel yağının, plazmadaki kortikosteron seviyesini düşürdüğü gözlemlenmiştir. Yine fareler üzerinde yapılan bir deneyde, limon yağı koklatılan farelerde anksiyete seviyesinin yükseldiği görülmüştür.

Limon, limon suyu ve limonata, sitrik asit içeriği yüksek olduğu için böbrek taşlarından kaynaklanan  böbrek hastalıklarına karşı kullanılmaktadır. Sitratın kalsiyum temelli böbrek taşlarının oluşumunu engellediği düşünülmektedir. Limon tüketimi sonucu idrarda daha yüksek sitrik asit seviyeleri ölçülmüştür. Teorik olarak limonun bu etkisi sayesinde, kalsiyum kökenli böbrek taşlarının oluşumunu azaltacağı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra limonun kanser üzerindeki etkisi de araştırılmış ve in vitro ortamda (cansız ortam) hücresel mutasyonu (çok genel anlamda DNA’nın başkalaşım geçirip farklılaşması olarak tanımlanabilir) azalttığı görülmüştür.

Limon halk arasında,
  • Skorbüt denilen ve C vitamini noksanlığından kaynaklanan hastalığın tedavisinde,
  • Soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlar gibi hastalıkların tedavisinde bağışıklık sistemini güçlendirmek için,
  • Kulak çınlaması ve Meniere hastalığı (bir iç kulak hastalığı) gibi hastalıkların tedavisine yardımcı olarak,
  • Böbrek taşlarının oluşumunu önlemek için ve idrar söktürücü olarak,
  • Sindirime yardımcı olması amacıyla,
  • Enflamasyonlu bazı hastalıkların tedavisine yardımcı bir anti-enflamatuar olarak,
  • Damarlardaki geçirgenliği arttırmak için,
  • Bağışıklık sisteminin güçsüzleştiği hissedildiği zamanlarda,
  • Akut romatizmal bazı durumlarda,
  • Özellikle bazı zehirlenme durumlarında iyileşmeye yardımcı olarak,
  • Karaciğeri güçlendirmek için,
  • Yorgunluk ve halsizlik gibi durumlarda 
  • Yüksek ateşi düşürme ve harareti giderme amacıyla oral olarak (ağızdan alınarak) kullanılır.
  • Bunun haricinde limon topikal olarak kullanıldığında (sadece etkilenen bölge üzerine), halk arasında,
  • Ciltteki sivilceleri kurutmak ve sivilce izlerini yok etmek için,
  • Ciltteki koyu lekelerin görünümünü açmak ve cildi berraklaştırmak amacıyla,
  • Anjin gibi ağız ve boğazdaki bazı enfeksiyon ve iltihabik durumların tedavisine yardımcı,
  • Dişlerin beyazlatılması ve dişetlerinin güçlendirilmesi amacıyla ağız bakımında,
  • Seyrelterek cilde pamuk ile uygulandığında ciltteki ölü derileri temizlemek ve cildi besleyerek sıkılaştırmak için kullanılabilir.
  • Limon suyu içecek ve yiyeceklerde tat vermek amacıyla sıkça kullanılmasının yanı sıra sabun, parfüm, vücut losyonu gibi çeşitli kozmetik ürünlerinde de kullanılır.
Etkili Olduğu Durumlar: 
  • Böbrek Taşları: Böbrek taşı olan kişilerde gün içinde yaklaşık 2 litre limonata tüketilmesi (toplamda 5,9 gram sitrik asit tüketecek şekilde) idrardaki sitrik asit seviyesini arttırdığı ve hipositraüri görülen hastalarda idrardaki kalsiyum seviyelerini azalttığı görülmüştür. Teorik olarak ise bu etki kalsiyum kökenli böbrek taşı görülen hastalarda, tekrarlayıcı şekilde böbrek taşı oluşumunu azalttığı düşünülmektedir. Ancak bu konuda yeterli klinik araştırma ve kanıt mevcut değildir.
  • Meniere Hastalığı: Spesifik bir limon bioflavonoidi olan eriodiktol glikozidinin, Meniere hastalığı olan bazı kişilerde baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma gibi bazı belirtileri azalttığı ve duymayı arttırdığı görülmüştür. Ancak limonun bu etkisinin kanıtlanabilmesi için daha fazla bilimsel çalışmanın yapılması ve kanıt elde edilmesi gerekmektedir.
Kullanım Şekli ve Dozaj: Birçok kaynakta limonun medikal amaçlı kullanımı için tipik bir dozaj miktarı belirtilmemiştir. Buna karşın özellikle tekrarlayan böbrek taşı oluşumundan şikayet eden hastaların günde 2 litre limonata tüketmesi tavsiye edilir (toplamda 5,9 gram sitrik asit alacak şekilde).  Vücudun zayıf düştüğü dönemlerde ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı bazı durumlarda ise ortalama 4 adet limonun suyunu sıkarak tüketmek faydalı olabilir.

Güvenlik ve Yan Etkileri: Limonu ister gıdalarda bulunan miktarlarda isterse medikal amaçlarla oral olarak (ağızdan alarak) tüketmek güvenli kabul edilmektedir. Amerika’da limonun gıdalarda kullanımı GRAS statüsündedir (güvenli).Gebeler ve emziren kadınlar tarafından ise medikal amaçlı olarak çok yüksek dozlarda kullanılmamalıdır.Limonun topikal kullanımı sonucunda ise açık tenli kişilerde bazen fotosensitivite gibi (güneş ışığına duyarlılık) reaksiyonlar meydana gelebilir.

Diğer Bitkilerle /Gıdalarla / Gıda Takviyeleriyle Etkileşim: Herhangi bir etkileşim rapor edilmemiştir.

İlaçlarla Etkileşim: Herhangi bir etkileşim rapor edilmemiştir.

Hastalıklar veya Durumlarla Etkileşimi: Herhangi bir etkileşim rapor edilmemiştir.

Ayurveda’da Kullanılan İsmi: Nimbuka

Tadı: Ekşi

Kullanılan Kısımları: Meyve, meyve suyu, meyve kabuğu, kabuktan elde edilen uçucu yağ

Enerjetiği: Serinletici

Sindirim Sonrası Etkisi: Ekşi

Doshalar Üzerindeki Etkileri: Pitta ve Vata’yı azaltırken, Kapha üzerinde etki göstermez.

Genel Nitelikleri: Ekspektoran (balgan söktürücü), karminatif (sindirim sistemindeki gaz ve şişkinliği giderici), sindirime yardımcı, kanamayı durdurucu

Kullanım Alanları: Hindistan’da limon suyu, aşırı yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarını gidermek için sıkça kullanılır. Bir miktar gliserinle karıştırılan limon suyu aknelerin üzerine uygulandığında akneleri kurutmak için yardımcı olacaktır. Pişirilmiş limon suyu ile eşit miktarda bal karıştırılarak bir kaşık alınırsa öksürüğü yatıştırmada işe yarayacaktır.  Ayrıca limon Hindistan’da bağırsak temizliği işleminden hemen önce, vücudu bu işleme hazırlamak için ve bu işlemden sonra ise aşırı etkiyi durdurmak için kullanılabilir.